Eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, siyasi kariyerinde sadece bir kez daha geri dönüştü. Görev süresi boyunca yaptığı tartışmalı açıklamaları hala gündemdeki yerini korurken, son olarak, 100 gün gibi kısa bir sürede gerçekleştirdiği değişimlerin dünyanın geleceğini şekillendirdiğini ifade etti. Bu açıklamalarıyla dikkatleri üzerinde toplayan Trump, “100 günde 100 yılın en köklü değişimini gerçekleştirdik” diyerek, nasıl bir dönüşüm yaşandığını ve bunun sonuçlarını detaylandırdı.
Trump’ın 100 günde gerçekleştirdiği değişimler, çoğunlukla ekonomi, dış politika, iç güvenlik ve sosyal alanlarda kendini gösterdi. Öncelikle ekonomi konusunda yaptığı yenilikler dikkat çekti. İşsizlik rakamlarının düşmesi ve borsa endekslerinin yükselmesi, onun bu dönemdeki başarıları arasında sayıldı. Trump, özellikle küçük işletmelere yönelik destek paketlerinin uygulanması ve ağır vergilerin kaldırılması gibi adımlarla ekonomik dirilişi teşvik ettiğini savunuyor. Bu uygulamalar, birçok analize göre hızlı büyüme ve istihdam artışı sağladı.
Dış politikada da köklü değişiklikler yaptığı iddiaları gündemde. Trump, her ne kadar kendi döneminde serbest ticareti desteklese de, yeni yönetimle birlikte uluslararası ticaret anlaşmalarında daha korumacı bir yaklaşım benimsendi. “Önceliğimiz, Amerikan üretimini desteklemek ve yerel iş gücünü korumak” diyen Trump, bu yaklaşımın sonucunda ABD’nin ekonomik bağımsızlığını kazandığını belirtiyor. Dış politika açısından Orta Doğu‘da sağladığı anlaşmalar ve Asya-Pasifik bölgesiyle yeni ilişkiler geliştirmek de Trump’ın 100 gün içinde gerçekleştirdiği değişimler arasında sayılıyor.
İç güvenlik konusunda da önemli değerlendirmelerde bulunan Trump, “Sınır güvenliği konusundaki reformlarımızla, ülkemizi daha güvenli hale getirdik” dedi. Sınır politikalarının sertleştirilmesi ve yasa dışı göçmenler konusunda sıkı önlemler alınması, bu dönemdeki en tartışmalı konular arasında yer aldı. Destekçiler, bu adımların ülkedeki suç oranını önemli ölçüde düşürdüğünü öne sürerken, eleştirmenler ise bu politikaların insan hakları ihlallerine yol açtığını savunuyor.
Sosyal alanlarda ise Trump’ın eğitim ve sağlık politikaları dikkate değer. Eğitimdeki reformlar, özellikle yerinden yönetim anlayışıyla okul sistemlerinin güçlendirilmesi hedefini taşıyor. “Velilere daha fazla söz hakkı tanıyoruz” diyen Trump, eğitimdeki gereksiz bürokrasilerin azaltılmasını amaçlıyor. Sağlık sistemine yönelik politikaları da var; özellikle ilaç fiyatlarının düşürülmesi ve sağlık hizmetlerinin daha erişilebilir hale getirilmesi konusunda adımlar attığını belirtti. Ancak bu konudaki uygulamaların sonuçları hala tartışmalıdır.
Öte yandan, Trump’ın bu 100 günde yaptığı değişiklikler hakkında çeşitli yorumlar ve analizler gelmeye devam ediyor. Ekonominin toparlanma belirtileri göstermesi, bazı çevrelerde “Trump’ın 100 gün politikaları etkili oldu mu?” sorusunu gündeme getiriyor. Birçok uzman, Trump’ın bu iddialarının çoğunun siyasi pazarlama hamleleri olduğunu, kalıcı etkilerinin görülmesinin zaman alacağını savunuyor.
Sonuç olarak, Donald Trump’ın “100 günde 100 yılın en köklü değişimini gerçekleştirdik” sözleri, hem destekçileri hem de muhalefetiyle birçok tartışmayı beraberinde getiriyor. Gerçekten de 100 gün gibi kısa bir sürede bu denli köklü değişimlerin yaşanıp yaşanmadığı, ilerleyen dönemde sosyo-ekonomik verilerle daha net bir şekilde ortaya çıkacak. Ancak Trump’ın bu dönemdeki etkinin etkileri, sadece ABD değil, tüm dünya çapında tartışmalara yol açacağı aşikar.