Eski ABD Başkanı Donald Trump, Kafkasya bölgesinde Azerbaycan ve Ermenistan arasında gerçekleştirilen barış anlaşması ile dikkatleri üzerine çekti. Son yıllarda bölgede yaşanan çatışmalar ve her iki ülkenin de yaşadığı kayıplar göz önüne alındığında, bu anlaşmanın hem yerel hem de uluslararası alanda önemli sonuçları olması bekleniyor. Trump'ın arabuluculuk yaptığı bu süreç, dünya genelindeki barış çabalarına yeni bir soluk getirebilir ve Kafkasya'nın jeopolitik dengelerini değiştirebilir.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalar, 20. yüzyılın sonlarına kadar uzanmaktadır. Özellikle 1988-1994 yılları arasında yaşanan Dağlık Karabağ Savaşı, iki ülke arasında derin bir düşmanlık oluşturmuş ve uzun yıllar boyunca barışın sağlanmasını zorlaştırmıştır. Savaşın sonunda, Ermenistan, Azerbaycan'a ait toprakları işgal etti.Bu süreçte her iki taraf da ciddi insan kaybı ve maddi hasar yaşadı. 2020 yılında yaşanan ikinci Karabağ Savaşı, Azerbaycan'ın topraklarını geri almasıyla sonuçlansa da, tehditler ve çatışmalar hala devam etmekteydi. Dolayısıyla, Trump'ın Kafkasya'daki barış girişimi, tarihsel olarak kanlı bir geçmişe sahip olan bu bölge için kritik önem taşıyor.
Trump, başkanlık görevini sürdürdüğü dönemde dış politika konusunda aktif bir yaklaşım benimsemişti. Kafkasya'daki barış anlaşması, onun devam eden uluslararası politika konusundaki etkisini gösteriyor. Anlaşmanın temel unsurları arasında ateşkese riayet, sınır güvenliğinin sağlanması ve her iki tarafın da toprak taleplerinin yanı sıra ekonomik işbirliklerinin geliştirilmesi yer alıyor. Bu maddeler, bölgedeki barış sürecine katkı sağlarken, aynı zamanda iki ülkenin de ekonomik kalkınmasını teşvik etmeyi hedefliyor.
İlk olarak, anlaşmanın ilk aşamasında, her iki ülkenin de silahlı kuvvetlerini belirli bir mesafeye çekmeleri gerekecek. Bu durum, yaşanabilecek olası bir çatışmayı engellemeyi amaçlıyor. Ayrıca, taraflar arasında gizli kalmış bilgi paylaşımına yönelik bir mekanizma kurulması, güven artırıcı önlemler arasında yer alıyor. Anlaşma, ayrıca uluslararası gözlemcilerin bölgeye yerleştirilmesini de içeriyor. Bu gözlemciler, her iki tarafın da anlaşmaya uyup uymadığını denetleyecek ve olası ihlalleri raporlayacaklar.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, anlaşmanın uluslararası barış ve güvenliği artıracağını vurgularken, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan da bölgedeki istikrarsızlığın sona ereceğini umuyor. Her iki liderin de bu anlaşmaya olan olumlu bakış açıları, ilerleyen yıllarda Kafkasya'nın barışçıl bir geleceğe adım atmasına olanak tanıyabilir.
Anlaşmanın sadece Azerbaycan ve Ermenistan için değil, tüm Kafkasya bölgesi için olumlu bir gelişme olabileceği belirtiliyor. Bölgedeki diğer ülkeler de bu barış yolunda atılan adımlardan fayda sağlayabilir. Özellikle Gürcistan ve Rusya gibi komşu ülkeler, Kafkasya'nın istikrara kavuşması ile birlikte ticaret ve ekonomik ilişkilerini geliştirme fırsatına sahip olabilirler. Bunun yanı sıra, ABD'nin bölgede sağladığı bu barış, diğer büyük güçlerin de dikkatini çekecek ve diplomatik ilişkilerin yeniden şekillenmesine yol açabilecektir.
Bunun yanı sıra, bazı analistler, Trump'ın bu girişiminin iç politikada da etkili olabileceğini savunuyor. Trump, bu barış anlaşması ile birlikte, ABD'nin uluslararası alandaki itibarını güçlendirmeyi ve destekçileri nezdinde de bir "barış oluşturucu" olarak kendisini yeniden konumlandırmayı hedefliyor olabilir. Bu geçerli bir strateji olarak değerlendirilmektedir, zira özellikle seçim döneminde uluslararası başarılar, seçmenler tarafından olumlu karşılanmaktadır.
Sonuç olarak, Trump'ın Kafkasya'daki barış girişimi, yakından takip edilmesi gereken bir gelişme. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki anlaşmanın nasıl uygulanacağı ve tarafların bu süreç içinde nasıl bir tutum sergileyeceği belirsizliğini koruyor; ancak şunu söylemek mümkün ki, bu anlaşma, hem yerel hem de uluslararası arenada barış ve istikrar için büyük bir fırsat sunmaktadır. Önümüzdeki dönemlerde bu sürecin nasıl evrildiğini görmek, Kafkasya'nın geleceği açısından kritik öneme sahip olacak.