74 yaşındaki usta Ziya Yılmaz, 66 yıl boyunca babasından öğrendiği eski teknik ve yöntemleri asla unutmadan, adeta bir gelenek haline getirdi. Şimdi, yıllardır sürdürdüğü bu mesleği oğlu Mete Yılmaz’a devretme aşamasına geldi. Bu aktarım süreci, sadece bir meslekten ziyade, aile bağlarının ve geleneklerin nesilden nesile nasıl aktarılabileceğine dair de önemli bir örnek teşkil ediyor.
Ziya Yılmaz, mesleğine duyduğu tutkuyla yıllar boyunca sadece bir iş olarak değil, bir yaşam felsefesi olarak yaklaştı. Babası, ona çocuk yaşta bu mesleği öğretmeye başladı ve Ziya, o günden bu yana bu bilgi dağarcığını sürekli genişletti. Özelikle el işçiliği gerektiren zanaatlar, icra eden kişiye sadece maddi kazanç değil, aynı zamanda manevi bir tatmin de sağlıyor. Yılmaz, ''Bu mesleği babamdan öğrendim, onun tecrübeleri ile harmanlayarak kendi tarzımı geliştirdim. Bu işin ne kadar zor, ama bir o kadar da keyifli olduğunu hiç unutmuyorum.” sözleri ile işine olan bağlılığını ifade ediyor.
Aile bağlarının önemine vurgu yapan Ziya Yılmaz, oğluna bu mesleği öğretmek için asla bir zaman kaybetmedi. Mete Yılmaz, babasından aldığı eğitim sayesinde mesleğe adım attığı günden itibaren, işleri yoluna koyma konusunda kendine bir yol haritası belirledin. Mete’nin babasından öğrendikleriyle birlikte, geleneksel yöntemleri modern dokunuşlarla birleştirerek bu mesleği daha ileri bir boyuta taşımayı hedefliyor.
Mete, babasının eğitimini alırken, sürecin ne kadar önemli olduğunun bilincindeydi. Ziya Yılmaz, oğlu Mete’ye sadece teknik bilgi vermekle kalmadı; aynı zamanda mesleğin inceliklerini, müşteri ilişkilerini ve iş etiğini de aşılamaya çalıştı. “Bir ustanın yanında yetişmek, zaman alıcı ama çok öğretici bir süreç. Her adımda bir şeyler öğreniyoruz.” diyen Mete, bu sürecin kendisi için nasıl bir anlam taşıdığını ifade ediyor. Ziya, oğlunun bu yeteneğini geliştirmesinin yanı sıra, ona kendi hata ve başarılarının tecrübelerini de aktararak daha bilinçli bir zanaatkar olmasını sağladı.
Aile geleneğinin sürekliliği açısından bu aktarım sürecinin önemi tartışılmaz. Bu tür mesleki aktarımlar, sadece ekonomik bir değer değil, aynı zamanda kültürel bir mirasın korunması açısından da kritik bir rol oynamaktadır. Ziya Yılmaz bu aktarımı yaparak, aynı zamanda topluma da örnek teşkil etmiş olmaktadır.
Sonuç olarak, 74 yaşındaki Ziya Yılmaz’ın 66 yıldır sürdürdüğü mesleği, oğlu Mete Yılmaz’a devrederek kuşaklar arasındaki bağı güçlendirmesi sadece bir iş ilişkisi değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi ve aile sevgisinin bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Bu eşsiz hikaye, geleneksel mesleklerin ve aile bağlarının önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Yılmaz ailesinin bu büyük mirası, gelecek nesillere aktarılması gereken önemli bir değer. Mirasın nasıl ve ne şekilde sürdürüleceği ise tamamen o ailedeki bireylerin çabalarına bağlı olarak gelişecek.