Göz alıcı bir dünyaya açılan kapı, İstanbul'un tarihi sokaklarından birinde sıkışmış olarak duruyor. 10 metrekarelik bu küçücük dükkan, sadece bir saat tamir atölyesi değil; aynı zamanda geçmişe tanıklık eden, eşsiz ve nadir saatlerin yeniden hayat bulduğu bir mekan. Burada, zamanı durdurmanın, geçmişi yeniden yaşatmanın ustası olan Ali Usta, her saatin ardında gizli bir hikaye sakladığını biliyor. Asırlar boyunca eklektik tasarımları ve işçilikleriyle dikkat çeken saatler, elinde hayat buluyor. Saatlere gösterdiği özen ve bağlılık, geçmişin izlerini günümüze taşıyor.
Ali Usta, yıllardır bu dükkanın kapısını açıyor. Onun için her bir saat, yalnızca bir nesne değil; geçmişten gelen ve sahiplendiği anılarla dolu bir dost. Yüzyıllık antika saatlerden modern mekanizmalara kadar birçok çeşidi onarıyor. Tamir ettiği saatlerin her biri, onu bir zaman dilimine götürüyor. “Her saatin bir hikayesi var,” diyor Ali Usta. “Bazı saatler, hiç bilmediğiniz sırlar barındırıyor; yaşanmışlıkları hissedebiliyorsunuz.”
Bu küçük dükkanın duvarlarında asılı olan, yüzyıllık geçmişi olan saatler, Ali Usta'nın hünerleriyle yeniden çalışır hale geliyor. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bu ustalar, bazen eski bir saat için çok karmaşık durumlarla karşı karşıya geliyorlar. Ancak Ali Usta, her zorluğun üstesinden gelmeyi başarıyor. Eğitimini ve kariyerini, bu alandaki en iyi ustalardan almış bir profesyonel olarak, bilgi ve deneyimle sorunları çözmekte bir hayli ustalaşmış. “Geçmişi anımsatmanın ve onu geleceğe taşımayı başarmanın mutluluğu, dünyanın en güzel hissi” diyor.
Antikaların dünyasına adım atmak, kimileri için zor bir görev olsa da Ali Usta için bu bir tutku. Kendisi, her bir saatin ruhunu hissetmek için yanında bir tarih kitabı taşır gibi yaşıyor. Saatlerin yapıldıkları dönemi, toplulukları ve tasarım taslaklarını etraflıca araştırıyor. “İyi bir tamirci olmak istiyorsanız, sadece aleti bilmek yetmez. O saatin geçmişini de bilmelisiniz,” diyor Ali Usta. Usta, tarihsel bağlamı anlamanın, saatlerin tüm detaylarını göz önüne serdiğini ve bunları tamir ederken dikkate almanın son derece önemli olduğunu vurguluyor.
Ali Usta'nın çalışmaları, sadece teknik bilgi değil, aynı zamanda sanatı ve özgünlüğü de gerektiriyor. Onun için saat tamir etmek, monoton bir işin ötesinde bir sanatsal ifade biçimi haline geliyor. Her düzelttikçe, saatlerin tekrar zamanı nasıl akıttığını görmek onu heyecanlandırıyor. “Tamir edilen her saat, beni geçmişe bağlıyor. Bu, hem bir iş hem de bir keyif” diyor. Dükkanında duyulan saatlerin tıkırtıları, birer zaman yolcusunun hikayesini anlatıyor gibi. Kalabalık İstanbul sokaklarının karmaşasında, bu sessiz dükkan, tarih meraklıları için bir hazine niteliğinde.
Ali Usta'nın hikayesi, yalnızca kendisine değil; aynı zamanda saat sanatına da bir ışık tutuyor. Mesleğini gelecek nesillere aktarmak ve zamanın dilimlerini korumak için gençlere de eğitim veriyor. “Onlardan aldıklarım, bize bırakılan mirasın kıymetini bilmemiz gerektiğidir” diyerek, gençlerin böyle bir mesleğe adım atmasının önemini vurguluyor. Dükkanı sadece saat tamiri için değil, aynı zamanda eğitime yönelik bir merkez olarak da işlev görüyor. Aşamalı ilerleyerek, her saat tamirinden sonra onlara aktaracak çok şeyi var.
Sonuç olarak, Ali Usta'nın 10 metrekarelik saat atölyesi, zamanın durduğu, geçmişin yeniden dirilişi için bir zemin sunuyor. Bu dükkan, yalnızca bir işyeri değil; aynı zamanda bir tarih laboratuvarı ve sınırsız bir öğrenme alanı. Geçmişten günümüze taşınan, çoğu zaman unutulmuş ama bir o kadar da değerli hikayelerin yeniden gün yüzüne çıkarıldığı bu mekanda, her saat bir tabloya dönüşüyor. İleriye dönük nasıl yaşatılacağı sorusu ise hiç bitmiyor, tıpkı zamandaki döngü gibi.